top of page

Bir Tanışma Hikâyesi 2 | Zeynep Melda Güler

Bir Tanışma Hikâyesi 2 | Zeynep Melda Güler


Onu belki müzikle buluşturduğum birkaç şarkının sözlerinden tanıyorsunuz.


Bknz: Eğer Bir Gün Gideceksen, Dur Biraz


Oysa o aslında bir yazar. Şu an KDY etiketiyle yayımlanmış iki kitabı var ve aldığım duyumlara göre üçüncüsü de yolda. (Umarım bu bir sır değildir. Yoksa yine bir şeyleri ifşa mı ettim?) Benim de bizzat okuyup deneyimlediğim bu iki kitabından ve yollarımızın nasıl kesiştiğinden söz edeceğim.


“Kronik Kayboluş” sonrasında KDY aracılığıyla birçok değerli kitap ve yazarla tanışma fırsatım oldu. Zeynep Melda Güler de onlardan biriydi. Onunla yollarımızın kesişmesini anlamlı kılan ise yazdığımız türlerin birbirine yakınlığı oldu. Zeynep’in yer yer hayatın gerçekleriyle harmanlanmış kurgu hikâyelerle insan psikolojisini irdeleyen, hayatı sorgulatan ve okurunu bir süre durup düşünmeye sevk eden çok güçlü bir kalemi var.


Onu okurken, sadece karakterlerle değil kendi içimdeki çatlaklarla da yüzleştiğimi fark ettim.


Bipolar Altında Hikâyeler – OPİA


Bu kitap, adından da anlaşılacağı gibi, uçlarda salınan bir ruh hâlini merkeze alıyor. İçindeki hikâyeler kimi zaman bir psikiyatristin gözünden danışanını anlatıyor, kimi zaman da bireyin kendi zihninde verdiği savaşlara odaklanıyor. Karakterlerin bireysel travmaları yanı sıra toplumsal gerçeklerle boğuşuyor olması dikkat çekici. Çocukluk travmaları, aile yapısındaki eksiklikler ve politik eleştiriler iç içe geçmiş. Yani bireylerin içsel savaşları toplumun açmazlarıyla birleşiyor.


Zeynep’in kalemi, “küçük bir hikâye anlatayım” diye başlayıp aslında okuru büyük bir yaşam muhasebesine davet ediyor. Her hikâyesi, hayatın sıradan görünen anlarında insan ruhunda ne kadar derin yarıklar açabileceğini düşündürüyor.


Eksik Sayfa


“Eksik Sayfa” aslında ilk kitaptaki “Psikiyatrist” hikâyesinde geçen Aylin karakterinin hikâyesinin genişletilmiş ve roman kurgusuna geçiş hâli. Psikiyatrist kliniğinde geçen bir hikâye bu. Bir mekân olmanın ötesinde bir metafor: insanın kendi zihninin dar koridorları, kilitli kapıları, tekrarlayan döngüleri.


Gerçeğin ve hayalin, yaşamın ve ölümün, bilinç ve bilinçaltının karanlık sularında dalgalanan bir atmosfer. Aylin’in kimlik arayışı aslında hepimizin zaman zaman içine düştüğü “Ben kimim, nereye aitim?” sorularının tezahürü.


Zaman zaman tekinsiz, ürkütücü anlatımı olsa da satır aralarında bir umut damarı da var. En karanlık gölgenin bile insanı aydınlığa götürebilecek bir rehber olabileceği fikri bir yerlerden sızıyor.


Onun hikâyelerini okurken kendi yazılarımı, kendi kurgularımı yeniden görmeye başladığımı fark ettim. Ben içeriden anlatıyorum; dağılmış bir bilinç içinden, kırık dökük bir yerden. O ise dışarıdan bakıyor; gözlemci bir doktor gibi insanın karanlığına ışık tutmaya çalışıyor. Bu iki farklı bakış birbirine ters gibi duruyor olsa da tam aksine sanki anlatmak istediklerimin tamamlayıcısı. Biri içeriden yangın, diğeri dışarıdan mercek.


Biz farklı kapılardan giren aynı sorunların peşindeyiz. Bu nedenle yollarımızın kesişmesi, bir okur-yazar ilişkisinden öte, iki benzer ruhun birbirine selam vermesi gibi geliyor bana.


Anlatacaklarım yine burada bitmiyor. Daha kitaplardan aldığım notlar bölümü olacak. Başka bir başlık altında devam edeceğim.


Melih Ş. Özgür



🔗 Zeynep Melda Güler’i merak edenler için link bırakıyorum.


Zeynep Melda Güler Kitaplar






🎵 Sözleri kendisinden, düzenlemesi benden; şarkıları dinlemeniz için link bırakıyorum.


DUR BİRAZ

EĞER BİR GÜN GİDECEKSEN














 
 
 

1 Yorum


Misafir
11 Eyl

Birbirimizin hikayesinde,hiç aynı sahneyi paylaşmıyor gibi görünsekte aslında aynı sahne ışığından yansıyan gölgelerin ışığın karanlığın gözlemcisi oluyoruz...

Beğen
  • SoundCloud
  • Apple Music
  • Spotify
  • Instagram
  • Facebook
  • YouTube
  • TikTok
  • Amazon
  • Deezer

© 2025 by 'NightCall

bottom of page